‘Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu’ (DEHB) olarak bilinen nörogelişimsel bozukluk, etkileri en çok çocuklukta fark ediliyor olsa da, yetişkinlikte de insanları etkileyebilen yaygın bir durum.


DEHB ile ilişkilendirilen dürtüsellik ve dikkat dağınıklığı gibi özelliklerin, günümüzde birçok ‘modern’ görevi daha zorlu hale getirdiği biliniyor. Ancak geçtiğimiz hafta yayınlanan yeni bir araştırmaya göre bu zorlayıcı özellikler, keşfetme becerilerini kuvvetlendiriyor. Bu beceriler, avcı-toplayıcı atalarımızın “toplayıcı” özelliklerini güçlendiren beceriler olarak tanımlanıyor.


Birleşik Krallık’taki The Royal Society’de yayınlanan araştırmaya göre, DEHB benzeri özelliklere sahip kişilerin vahşi hayatta, azalan yiyecek kaynakları arasında takılıp kalmaktan ziyade diğer seçenekleri keşfetme eğiliminde olurlar. Bu da bazı çevrelerde onlara bir ‘toplayıcı’ avantajı sağlayabiliyor.


‘Nöroçeşitli’ özellikler bazı durumlarda avantaj sağlayabilir

‘Nöroçeşitlilik’ teorisi, insan beyninin farklı şekillerde çalışmasının ve gelişmesinin doğal ve normal bir varyasyon olduğunu öne sürüyor. Bu teoriye göre, nörolojik farklılıklar (örneğin otizm, DEHB, disleksi gibi durumlar) hastalık veya bozukluk olarak görülmemeli, bunun yerine insan çeşitliliğinin bir parçası olarak kabul edilmeli.


Nöroçeşitlilik yaklaşımı, her bireyin öğrenme, dikkat ve sosyal etkileşimlerdeki farklılıklarını anlamaya ve bu farklılıkları desteklemeye yönelik stratejiler geliştirmeyi hedefler. Bu yaklaşım, bireylerin güçlü yönlerini ve yeteneklerini tanımayı ve toplumun bu farklılıkları kucaklamasını teşvik eder.


Yayınlanan yeni araştırma, nöroçeşitlilik yaklaşımını destekler nitelikte.


Pensilvanya Üniversitesi'nden araştırmacılar, optimal yiyecek arama teorisinden türetilen algoritmalarla desteklenen çevrimiçi bir meyve toplama oyunu kullanarak, zaman baskısı altında mümkün olduğu kadar çok meyve toplaması söylenen 457 katılımcının kararlarını analiz etti.


Oyuncular aynı çalılardan hasat yapmaya devam etmek (meyvelerin tükenmesi ve verimlerin azalması) ile meyve açısından daha bol olan ancak oyuncuların değerli zamanına mal olan farklı çalılıklara seyahat etmek arasında seçim yaptı.


Oyunun ardından katılımcılar, Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilen DEHB belirtilerine ilişkin çevrimiçi tarama değerlendirmesini tamamladılar. Araştırmacılar, kendilerinin DEHB benzeri semptomlar bildirdiğini belirtenlerin çalılar arasında daha sık hareket ettiğini ve genel olarak daha fazla meyve topladığını buldu.


Araştırmacılar, "Burada gözlemlenen DEHB benzeri davranışlara sahip katılımcıların artan yiyecek arama yeterliliği, insan popülasyonlarında DEHB'nin yaygınlığının ve kalıcılığının bazı ortamlarda uyum sağlayıcı bir işlev görebileceğini gösteriyor” diyerek açıkladı.



“DEHB bir hastalık değildir”

Nöroçeşitli koşulları evrimsel bir perspektiften inceleyen çocuk ve ergen psikiyatristi Annie Swanepoel, çalışmanın DEHB benzeri özelliklerin neden yaygın olduğuna dair evrimsel bir açıklama sunduğunu söyledi.


Swanepoel, "DEHB bir hastalık değildir; risk alma isteğinin ve çok fazla enerjiye sahip olmanın avantajlı olduğu belirli ortamlarda avantaj sağlayan bir varyasyondur” şeklinde konuştu: “İnsanlar sıklıkla yanlış bir şekilde 'en uygun olanın hayatta kalması'nın, en güçlü, en hızlı veya en zeki olanların hayatta kalması anlamına geldiğini düşünüyor. Durum böyle değil; mesele "uygun" olmakla ilgili değil, daha ziyade birey ile çevre arasındaki "uyumun iyiliği" ile ilgili. Bu yüzden çitalar ve fillerin yanı sıra kaplumbağalar ve sümüklü böcekler de aramızda.”


Yıllar boyunca araştırmacılar, aşırı uyarılmış modern ortamların DEHB'li kişiler için özellikle uygunsuz olduğunu teorileştirdi; bu da özellikle internet kullanımının semptomları şiddetlendirebileceğini öne sürüyor.


DEHB sadece modern zamanlar için sorun!

Washington Post’ta yer alan makaleye göre, çocukluk çağındaki DEHB'ye ilişkin ilk ulusal araştırma 1997'de yapıldığından bu yana, Amerika Birleşik Devletleri'nde çocuklar arasındaki DEHB tanıları istikrarlı bir şekilde arttı.


Bugün CDC, yaklaşık 10 ABD'li çocuktan 1'ine DEHB tanısı konulduğunu tahmin ediyor. CDC'nin rehberliğine göre DEHB’li kişiler "dikkat etmede zorluk yaşayabilir, dürtüsel davranışlara sahip olabilir (sonucun ne olacağını düşünmeden hareket edebilir) veya aşırı aktif olabilir."


Swanepoel'e göre bu semptomlar, yalnızca modern toplumlarda kabul ettiğimiz düzen nedeniyle ‘olumsuz’ olarak nitelendiriliyor. Bu özellikler, belirli insan nitelikleri ile modern yaşamın talepleri arasında "evrimsel bir uyumsuzluk" yaratıyor: "Modern çevrelerimiz batılı, sanayileşmiş, eğitimli, zengin, demokratik ve atalarımızın tarihimizin yüzde 95'i boyunca avcı-toplayıcı olarak yaşadığı çevreye hiç benzemiyor."


Swanepoel, "DEHB'li çocukların öne çıkan özellikleri (hiperaktivite, dürtüsellik ve dikkatsizlik), çocukların hareketsiz oturup dinlemelerinin beklendiği modern okul ortamımıza uymadıkları için sorunlu görülüyor; halbuki bunlar atalarımızdan kalma çevrelerimizde güçlü yönler olabilir" diyor ve DEHB belirtileri olan çocukların, daha yüksek aktivite düzeyleri ve daha fazla uygulamalı öğrenmenin olduğu ortamlarda gelişme olasılığının daha yüksek olduğunu savunuyor.


Araştırmayı yorumlayan uzmanlardan çocuk ve ergen psikoterapisti Graham Music, çalışmanın DEHB gibi potansiyel nöroçeşitli özelliklerin kendini gösterme şekli açısından kişinin çevresinin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini söyledi ve “İnsanların yaşamasını beklediğimiz ortamlar ile sahip oldukları psikolojik özellikler arasında bir uyumsuzluk olabilir” diyerek açıkladı. Music’e göre DEHB'yi çözülmesi gereken bir sorun olarak ele almak yerine, farklı bir soru sorabiliriz: "Hangi ortamda gelişebilirler?"





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.