Küçüktüm büyüdüm, sevmezdim sever oldum…

Hani derler ya insan büyüdükçe, yaş aldıkça toyluk, delikanlılık, tez canlılık zamanlarında düşünmeden yaptığı hataları artık yapmaz olur. Hani bir olgunluk geldikçe bu davranışlara da yansır ya...


Tamam bunu anlayabilirim. Ama eskiden anne babamızın nefret ettiğimiz tatları farklı kılıflara uydurarak bize yedirmeye çalıştığını, ballı ekmeklerin uçak, kerevizlerin patates olduğu günleri ne çabuk unuttuk... Zamanımızın popüler sözü “Neuromarketing” ya da Türkçesi “Nöro Pazarlama” yapılması için zemini yarattıklarının farkındalar mıydı dersiniz? Bugün bir bal kaymak gördüğümüzde o zamanlar beynimize kodlanan anlar, aromalar ya da kokular aklımıza gelmez mi, ne dersiniz?


İşte tam da bu konudan yola çıkarak hem birkaç anının nasıl da buraya cuk oturduğunu sizlere göstermek hem de şu an tadına doyamadığım bir tarifi sizinle paylaşmak istiyorum. Üstelik üzerine bir de tüyo vereceğim.


Samimi olmak gerekirse benim hayatımdaki “sonradan sevmelerin” dönüm noktaları hep yokluktan olmuştur… Öyle fakirlik anlamında değil ne mutlu ki, ancak ciddi anlamda o anda yaşanan çaresizlik ve yokluk durumundan. Nasıl mı? Sarımsaklı yoğurtlu bakla yemeğinin üniversite yıllarımda bir hafta sonu ziyaretine gittiğim halamlarda öğle yemeği olarak yapılmış olmasından ve yemeği reddedip “dışarıdan yerim” dediğimde kuzenimin evin kapısını kitlemesi ile içine düştüğüm çaresizlik ve mecburiyetle açlığa yenilip yemem mesela.. Hem de yaklaşık iki dolu tabak kadar!


Bir diğeri zeytinyağlı kereviz yemeği... Benim gözümde nedense hep bir meze olmaktan öteye gidememiş bu yemek ile ilgili hikayem yine üniversite yıllarımda geçiyor. O zamanlar mezun olup İstanbul’a yerleşen benden birkaç yaş büyük yönetmen kuzenimin bekar evine bir akşam saat dokuz sularında gitmişiz. Yolumuzun üzerinden balık ve diğer malzemelerimizi alarak şöyle keyifli bir akşam yemeği yapmayı panlarken eve gelip de tüpün bitmiş olduğunu farketmemiz, kış günü etrafta her yerin kapalı olması ve yenecek tek şeyin tam takır buzdolabındaki bir gün önce yapılmış olan bir tabak zeytinyağlı kereviz yemeği olması… Ne büyük çaresizlik… Benzini olmayan son model lüks bir arabaya sahip olmakla benzer hisler... O gün bu gündür gördüğüm yerde kaçırmam bu yemeği ve ekseriyetle soğuk olarak yemeyi tercih ederim.


Sonra ıspanak mesela... Bir zamanlar ne gerek var dediğim, ağzımda paslı bir tad bıraktığına inandığım bir sebzeydi. Şimdi ise çeşit çeşit hallere sokup misafir ediyorum mutfağıma. Yeri gelmişken işte size tüyo; salatalarınıza mutlaka ıspanak ekleyin. İnanılmaz memnun kalacaksınız. Eğer cok sert gelirse önce kaynar suya 1-2 dakika atıp ardından buzlu suya daldırıp akabinde kullanın ki hem yumuşasın hem de rengi aynen kaybolmadan yemyeşil kalsın.


Peki ıspanağın hikayesi ne mi? Şöyle anlatayım; benim İtalya’ya ne kadar aşık olduğumu, mutfağını ne kadar sevdiğimi ilk yazılarımda okuyanlarınız bilir. Ben de bundan yıllar önce bir atölye çalışmasına katıldığım, şimdilerin Mövenpick Hotel İstanbul’un baş aşçısı İtalyan şef Giovanni Terracciano’nun yaptığı ‘Balkabaklı Tortellini’yi bebek ıspanak yapraklarından oluşan bir yatağın üzerinde servis etmesiyle yeniden tanıştım ıspanakla. Yanlış anlaşılmasın, sadece görsel şov değil, aynı zamanda yemek için de koyuldu o ıspanaklar tabağa.


Bu kadar çok sonradan sevmekten bahsetmişken, şu aralar sıklıkla peşinden koştuğum yeni aşkımı tanıştırayım size: “Yoğurtlu Kereviz Salatası”. O kadar basit ki inanamayacaksınız…


İçindekiler:

  • 1 baş kereviz
  • 1 kerevizin saplarının yaprakları (maydanoz gibi olan kısımları)
  • 6 yemek kaşığı yoğurt (tercihen süzme yoğurt)
  • 1/2 küçük boy çay bardağı zeytinyağı
  • 1/2 çay kaşığı tuz
  • 1 tutam karabiber
  • 2 yemek kaşığı limon suyu
  • 1 yemek kaşığı sirke



Yapılışı:

Saplarından ayırıp dış yüzeyini ince bir tabaka şeklinde soyduğumuz kerevizin tümünü rendeliyoruz. Üzerine limon suyunu, sirkeyi, tuz ve karabiberini ekleyerek karıştırıyoruz. Kerevizlerin yumuşaması için zeytin yağını ekliyoruz. Biraz bekledikten sonra kereviz sapının yapraklarını ve süzme yoğurdu ekleyerek tümüyle harç haline getirdiğimiz karışımın üzerine en son biraz daha zeytin yağı dökerek servis tabağına alıyoruz. İşte bu kadar kolay! Bunun tüyosu da içine konan yapraklar ve en son servis ederken üzerine eklenen zeytinyağı. Asıl salatanın görsel albenisini bunlar oluşturuyor haberiniz olsun!


Bu lezzetli ve sağlıklı salatayı sofralarınızdan eksik etmeyin hatta tüm yemeklerinizle de kombinleyin derim ben...


Bir de hani derler ya; “ Biz zamanında ne çaresizlikler, yokluklar çektik!” diye, işte benimkisi öyle bir geçmiş yemek hikayesi sanki…


Haftaya benimle burada buluşmayı unutmayın…


Bu adreslerden de beni takip edebilirsiniz:

Instagram: @evdekilerletarifler

Youtube: Evdekilerle Tarifler

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Sağlıklı çok güzel.Her zaman söylerim ön yargılı olmamak lazım .biraz değişikle ne tatlar yaratılacĞINA INANIYOR seni destekliyorum
    CEVAPLA
  • Misafir teşekkür ederim. ben şuna inanıyorum; bildiklerimizden farklı şeyler denemeye cesaret etmedikçe yeni şeyler yaratamayız. o nedenle elimden geldiğince bundan sonrasında da bu düşünce bana kılavuzluk edecek..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.